Kendi zamanına kadar hiç bir Osmanlı padişahının yapmadığı, 1950 yılına kadar da hiç bir Türk devlet başkanının gerçekleştirmediği bir girişimdi Sultan Abdülaziz’in yurt dışı gezisi... Fransa İmparatoru III. Napolyon ve İngiltere Kraliçesi Victoria’nın davetiyle Paris’ten başlayan, gelecekte Osmanlı tahtına çıkacak olan iki şehzadenin padişaha eşlik ettiği gezi 46 gün sürdü… İngiltere’de Galler Prensi VII. Edward tarafından karşılanan Sultan Abdülaziz, Londra’da kaldığı süre içinde çeşitli davetler vesilesiyle Kraliçe Victoria ve İngiltere siyasetinin önde gelen simalarıyla görüşme fırsatını buldu, İngiliz parlamentosunu ziyaret etti. İngiltere’den sonra Belçika’ya geçen padişah Brüksel’de Kral II. Leopold’la buluştu... Programının yoğunluğu sebebiyle Berlin’den gelen daveti geri çevirmek zorunda kalan Sultan Abdülaziz, Prens Bismarck’ın ısrarıyla Prusya Kral ve Kraliçesi’yle Berlin’e 460 km uzaklıkta bulunan Koblenz’te görüştü.İstanbul’a dönerken Viyana Garı’nda Avusturya İmparatoru ve Macaristan Kralı tarafından karşılanan Osmanlı padişahı Viyana’da müzeleri gezdikten sonraBudapeşte’ye uğradı ve Vidin yoluyla Tuna üzerinden İstanbul’a döndü.O güne kadar batı dünyasındaki gelişmeleri ve değişimi, mülteciler, seyyahlar, tüccarlar veelçilerin Osmanlı’nın üstünlüğünü vurgulayan cümlelerle perdeledikleri raporlardan öğrenen padişahlardan sonra Fransa ve İngiltere’de hem teknik gelişmeleri hem de siyasi sistemin işleyişini görüp sorgulayan Sultan Abdülaziz’in ülkeye dönüşünden üç ay sonra deneme mahiyetinde Girit’te uygulamaya sokulan idari değişikliklerin dayandığı düşünce beş ay sonra 1 Nisan 1868’de Şuray-ı Devlet’in kurulmasıyla imparatorluk merkezinde benimsenen ‘yeni yol’ haritası oldu. 1864 senesinde Sadrazam Ali Paşa’nın girişimiyle yürürlüğe giren Teşkil-i Vilayat Nizamnamesi’yle bütünleştiğinde söz konusudüzenlemeyle Osmanlı İmparatorluğu’nda meclis idaresi başlamış oldu...Padişahın özelikle İngiltere gezisi sırasında AvamKamarası’nı ziyaretinden etkilenerek: Kim olursa olsun, hangi millete mensup bulunursa bulunsun, bütün erbab-ı iktidarın Şuray-ı Devlet’e dahil olmasını isterim. Şuray-ı Devlet Suriyelilerin, Bulgarların, Boşnakların velhasıl tekmil anasırın erbab-ı iktidarı için müşterek bir merkez olmalı ve bu erbab-ı iktidar vükelaya yardım etmelidir” diyerek teşkiline onay verdiği Şuray-ı Devlet için vilayetlerde yapılan seçimlerin halkta büyük heyecan uyandırdığı vekillerin İstanbul’a merasimle uğurlandığıbilinmektedir. 10 Mayıs 1868 Pazar günü Babıali’de padişahın iştirakiyle Hünkar Dairesi’nin salonundayapılan açılış oturumunda Sultan Abdülaziz’in vükela ve vekillere hitaben yaptığı konuşma ise o günden bugüne Türk devletinin idare anlayışının temelini teşkil etmesi bakımından önemlidir. Sultan Abdülaziz’in konuşmasında yer alan: “Teşkilat-ı cedid kuvve-i icraiyyenin kuvve-i adliye, diniye ve teşriiyyeden tefriki esasına müsteniddir..” cümlesi kuvvetler ayrılığı ilkesinin kabul edilmesi dışında laik devlet anlayışının kabul edilmesi yönünde bir adım niteliği taşımaktadır.“Sultan Avrupa’da” ( A Sultan In Europe ) meşrutiyet ve nihayet cumhuriyete uzanan süreci yansitan bir dramatik belgesel film olacaktır…
Devamını Oku