‘Noches en los Jardines de Espana’ (1915/16) (Manuel de Falla): III. En los Jardines de la Sierra de Cordoba. Filmde (tanıtım yazısı dâhil) 7 kez kullanılan piyano noktürnü ve Tarık.“Hep para için değil mi bunlar? İnsanlar para için küçülüyor. İnsanlar para için birbirlerini öldürecek kadar ileri gidebiliyorlar. Parasız olmak da zor paralı olmak da.”“Çok tehlikeli bir deli kız Tansev Sinir Kliniği’nden dün gece kaçtı.”28 Ocak 1965 Perşembe günkü Tercüman Gazetesi’nin başlığı böyle. Zeynep, ‘hemşire Müşerref’i bayıltıp elbiseleri ile kaçmış. Hastane Başhekimi Kazım ile kumarbaz avukat Şadan’ın konuşmalarından işin biraz karmaşık olduğu anlaşılıyor; “Kız bir polisin eline düşerse… İkimiz için de iyi olmaz.”Zeynep, beş yıl önceki ‘kuşku uyandıran’ kazada ölen milyoner Recai Yükman’ın torunu. Nişanlısı ‘madrabaz’ avukat Şadan ‘onu hacir altına aldırıp akıl hastanesine kapattırmış’. Üstelik de vasisi olmuş. (Bir nişanlının hangi yasal yetkiyle bunları yapabildiği pek anlaşılmıyor.) Şimdi, her gece kumar masalarında genç kızın parasından 100 binler kaybediyor. Onu bulup getirene 50 bin lira ödül verecekmiş.Güzel kız, dedesini kaybettiği günden beri tavan arasında kilitli. Kaçtığı gün karşılaştığımız babacan kamyon şoförü Koç Mehmet’i ve Kartaltepe BP Benzin İstasyonundaki BP Sami’yi çok sevdik. Durumu anlaşılınca, kahramanımız bu kez de kamyonla kaçıyor. Belki 5 yıl bir odada kalmanın etkisi, kullandığı araba yoldan çıkar.Aynı saatlerde ‘eski gazeteci yeni otelci’ Tarık, Gaziantep’ten gelen abisi Rıfat’ı bir zamanlar evleri olan otele götürüyordu. Kullandığı Commer marka minibüsün plakasını, ‘Kader Böyle İstedi’ (1968) filminde Ahmet’in dökülen dolmuşunda göreceğiz: ‘34 AH 310’. Abisinin sevgilisi Belma ve 10 yaşlarındaki kızı Mine de onlarla beraber. Kaza yapan kamyonu görüp Zeynep’i kurtarırlar. Rıfat, belli ki pek sağlam bir ayakkabı değil. Kardeşine “İşgüzarlık bu senin yaptığın. Başımıza bela mı arıyorsun? Kim uğraşacak onunla? Yol kenarına bırakalım. Biri görür, alır” deyip duruyor.İki milyonluk bir kaçakçılıkta, hakkının yendiğini düşünüp Patronu Bebo’yu ihbar etmiş. O da Suriye’ye kaçmış. ‘Kargalar’ı yani kiralık katiller Rıfat’ın peşinde. Can derdine düşen paragöz ağabey ‘ikramiyeyi bile alamadan’ Tarık’ın yanına sığınmış. Bir an önce 20–30 bin lira bulup ‘hududu geçecek’. Öğüt değil, para istiyor.Kardeşi Tarık ondan çok farklı, tertemiz bir insan. “Sabık gazeteci, istikbalin otel kralı.” Gazeteden arkadaşı İlhan onun için böyle diyor. Tek arzusu, çocukluğunun geçtiği evi bir otel yapmak. Anne ve babalarının ‘hatırasını yaşatacakmış’. Ama Rıfat’ın öyle duygusallıkla geçirecek vakti yok. Burası hemen satılırsa payını alıp savuşacak.Aşk, o çetrefilli ortamda bile aşk. Kayadan çıkan bir çiçek gibi. Zeynep ve Tarık birbirlerini severler. Göz göze geldiklerinde, Miklós Rózsa’nın ‘El Cid’ (1961) için yaptığı ‘Love Scene’ var. “Başın dertte olmasa da bırakmam seni… Hayatımda bir boşluk varmış. Bunu seni görünce anladım. Benden bir parça gibisin artık.” Rıfat; ‘Kargalar’; 50 bin liralık ödül; Şadan. Tarık, İlhan’ın yardımı ile zorlu bir uğraşa girişir.Son sahnede iki güzel melodi var; ‘A Midsummer Night’s Dream’ Op. 21 (61); X. Wedding March (1842) (Felix Mendelssohn) ve ‘Gone With the Wind’ için yapılan “Tara’s Theme / Flashback / Finale” (1939) (Max Steiner). Beraberliklerinin başında 4 kişi; Karabiber-İlhan ve Zeynep-Tarık.Belma’nın Zeynep’e anlattıklarında ülkemizin sıkıntılarını da bulabilir miyiz?“Ben 23 yaşındayım biliyor musunuz… 100 yıl ihtiyarladım 23 yılda. Ben ne bilirdim dünyada başka şeyler de olduğunu. Başka şey görmedim ki. (‘Başka şey’i anlatmaya çalışan gençlerin bile farkında değil.) Eyüp’te doğdum. Gecekondu mahallesinde. Mine’nin babası bir Amerikalı Çavuş. (Herhalde ‘Kore’ öncesi şöyle bir uğramış.) Evlenecektik. Dolar kaçakçılığından içeri attılar. Karnımda 6 aylık çocuk. Kocakarı ilacı para etmedi. Her şey insanın elinde değil kardeşim. Barda çalışıyordum Adana’da. Konsomasyonculuk ne demektir bilir misiniz? Düşündükçe midem kalkıyor. Bu Rıfat, deli, manyak çok para harcıyordu. (Suriye sınırındaki kaçakçılıktan gelen pavyonlarda gider.) Kapıldım işte. Ama bıktım, gidiyorum. Bütün bunları söylemem kızım için. O da aynı çileyi çeksin istemiyorum. Siz iyi insansınız. Onu yanınıza alın.”(Yazan: Murat Çelenligil)
Devamını Oku