Karanlığa Kadar Bekle

“Kör ama çok zeki biri, gerçekten zeki biri”
Frederick Knott’un aynı adlı çok satanlar listesindeki romanından, Robert Carrington’un senaryolaştırdığı film zamanında hayli beğeni toplamış bir gerilim filmi. Tek bir mekanda geçmesine rağmen çok usta işi senaryosu ama bilhassa oyuncu kadrosunun kusursuz oyunlarıyla seyirciyi adeta yerine mıhlıyor. Film, elindeki kartları açıp seyirciye göstererek başlıyor. Yani neyi anlatacağını size baştan gösteriyor. Yaşlıca bir adam bir bebeğin içine uyuşturucu torbalarını koyuyor, gayet güzel dikip kapadıktan sonra, kurye Lisa’ya veriyor. O da uçakla gideceği yere gitmek üzere yola çıkıyor. Başarılı bir şekilde tüm kontrolleri aşıyor. Vardıkları yerde istemediği bir kişiyi görünce bebeği uçakta tanıştığı Sam Hendrix’e (E.Zimbalist Jr.) veriyor. Önceleri evinden telefonla sordukları bebeğin bulunamayıp kendilerine verilmemesi üzerine bu uyuşturucuların peşine düşenler eve girip kendileri arayıp bulmak istiyorlar. Bir iş yaratıp fotoğrafçı olan Sam Hendrix’i evden uzaklaştırıyorlar, evde sadece onun gözleri görmeyen eşi Susy Hendrix (A.Hepburn) kalıyor. Müthiş bir plan yaparak kadını kandırıp eve girenler bir müddet sonra Susy’nin sandıklarından daha zeki olduğunu anlıyorlar. Susy de onların niyetini anladığında evde tam bir kedi fare oyunu başlıyor. Susy kurtuluşunun, onları kendisinin çok iyi bildiği bir dünyaya çekmek olduğunu farkediyor…”Karanlığa”… Filmin, türünün en iyilerinden olduğunu bir kez daha belirteyim. Kendisinden sonra pek çok tekrarının yapıldığı gerilim filmleri içerisinde “Karanlığa Kadar Bekle” en önde kalan yapımlardan. Bu tür öykülerdeki başarısı bilinen yönetmen Terence Young her zamanki gibi filmi aksamadan yönetiyor. Filmin yapımcısı Mel Ferrer, Hepburn’un eşiydi, evlilikleri 1955-1968 arası sürmüştü. Charles Lang’ın dar mekandaki başarılı çekimleri bize adeta evi ezberletiyor. Henry Mancini müzikleri her zamanki gibi filmi tamamlıyor. Film bittikten sonra Sue Raney’in söylediği hayli güzel şarkıyı da dinleyin derim. Sinemada film seyredenler gibi bitti diye hemen kapatmayın. Audrey Hepburn her zamanki gibi zarif, ince ve çok başarılı bir oyun sergiliyor. Alan Arkin, kılıktan kılığa girerek büyük oyuncu olduğunu kanıtlıyor. Eve giren diğer iki kötü adamdan Mike Talman’ı oynayan Richard Crenna’yı daha sonraları Rambo’nun komutanı olarak daha bir tanımıştık. Jack Weston’da filmin başarılılarından. Bu yıllar öncesinden kalma ama türünün en iyileri arasında gösterilen filme, ruhsal durumunuzun da gerilim izlemeye uygun olduğu bir zamanda şans verin pişman olmayacaksınız derim…