1980′leri, 80′lerin müziklerini, saçlarını, kıyafetlerini, tüm bunlar yetmiyormuş gibi bir de düşük bütçeli “Grindhouse” tadında “bilim kurgu-aksiyon-komedi-korku-gençlik filmi” karışıklarını seviyorsanız, bu filmden daha iyisini bulabilmeniz çoook düşük bir olasılık.
Türkiye’nin Erövizyondaki müjdeli yakarışı sayesinde bugun bile net hatırladığım Halley ve onun kuyruğunun dünyanın başına ördüğü çoraplar hakkında bir film. Halley dünyadan ilk geçtiğinde dinazorlar yok olmuştur. İkinci kez geçtiği 80′lerin başında ise dünya “Hahaha halley” diye şarkılar söyleyip, topluca onun gelişini kutlamaya hazırlanmaktadır. Lise hayatlarının son sınıflarında olan iki kız kardeş ise kuyrukluyıldıza pek aldırmamaktadırlar. Herkes dışarıda neşe içinde yıldızın geçişini izlerken onlar kendi alemlerindedir. Ertesi gün uyanan kızlar, Los Angeles’da kendilerinden başka tek bir insan bile kalmadığını görürler. Bütün şehir kırmızı bir gökyüzü altında terk edilmiştir. İnsanlardan geriye elbiseleri ve bir avuç kırmızı toz kalmıştır. Toz olmayan insanlar ise zombiye dönüşmüşlerdir.
Kızlar birilerini bulabilmek amacıyla radyo istasyonuna giderler ve burada kendileri gibi hayatta kalmayı başarmış Hektor ile tanışırlar. Kızların radyodaki yayınlarını işiten, çöldeki gizli bir üsteki bir araştırma grubu ise onlarla temasa geçer. Grup gelip onları alıncaya kadar geçecek olan zamanı kızlar müzik dinleyip, uzilerle etrafa ateş edip, boş sokaklarda turlayıp, tabi ki alışveriş merkezlerine gidip “Girls Wanna Have Fun Now” şarkısı eşliğinde bedava alışveriş yaparak değerlendirirler. Kızlar bir süre sonra insanlığın geleceğinin onlara ve dos tabanlı bilgisayar oyunlarında geliştirdikleri aksiyon becerilerine emanet olduğunu fark edeceklerdir.
Zombi içeriği dolayısı ile gerçek anlamda kanlı canlı zombi beklerseniz aldanırsınız; daha çok Omega Man’in (ve last man on earth’ün) çok daha eğlenceli bir versiyonu olarak değerlendirilmeli.
Devamını Oku