Kinsey

20. yüzyılın başlarında gerçek bir hikayeden yola çıkılarak çevrilen filmimizde toplumun sekse, eşçinselliğe ve kadınlara olan bakış açısını yansıtan güçlü bir biyografi. Toplumun belli kesimlerinde özellikle kuzey avrupada cinsellikle ilgili bir çok unsur aşılsada bizim gibi Amerikanın yarısında hala tabular yıkılmamış durumda. Reklam panosunda ineğin memesine sansür uygulayan bir hükümetimiz var Toplumsal baskılardan dolayı hala cinsellik çok ayıp dillendirilmemesi gereken bir unsur. İnternetin olmadığı, bilginin bu kadar rahat ulaşılamadığı yıllarda bilinmeze araştırmalarıyla ışık tutan Kinseyin hayatını hakkıyla anlatan eserimizin en büyük eksiği sonlara doğru tarihi olayları, başarıları, etkileri daha açıklayıcı şekilde anlatmaması. Çok nadirdir bir biyografi bitiğinde sonrası hakkında bilgi vermemesi ki birazcık hayıflanmama sebebiyet verdi.
10/7,5

Cinsel sapkınlıklar insan ruhunda gizli tutulduğu vakit ruhun hastalanmasına sebebiyet veriyor. Bunu ifade edebilmek ve kendin gibi insaların da olduğunu bilmek insanı kurtuluşa götürüyor. Tıpkı filmin sonunda Kinsey'e şükranlarını ileten sarışın yaşlı kadın gibi. Kadın onun kitanını okuduktan sonraki 3 yılı mutlu geçiriyor, ama neden tüm ömrünü mutlu geçiremedi? Neyse konuyu çok dağıtmadan şunu söyleyebilirim: Gerçekten başarılı uyarlanmış bir yaşam öyküsü. Kendisi: "Doğayı incelemek bana kendi yargılarıma güvenmeyi öğretti." derken çok şey kastediyordu. Fim muhafazakar izleyicilerde negatif etki yaratabilir belki. Yalnız Kinsey cinselliği incelerken aslında insan doğasını, içgüdüsünü incelemiş ve tüm bu konularda bilimin ışığını ve doğanın gücünü kullanmış olduğu anlaşılıyor. İnandığı şeyden vazgeçmeyen Kinsey sonunda adını tarihe yazdırıyor.

neredeyse bütün cinsel sapkınlık adı verilen şeyler biyolojik normallik sınırında kalmaktadır.Örneğin mastürbasyon,ağız cinsel organ teması ve
homoseksüeel faaliyetler insanoğlu dahil bütün memelilerde sık rastlanan şeylerdir.toplum bu tür faaliyetleri ahlaki açıdan kınamaktadır.Oysa
bunları 'gayri tabii' nitelemek gülünçtür.Fakat yaratılışın ilk kitabına ve halkın görüşüne göre bir tek doğru cinsel denklem vardır ; erkek
artı kadın eşittir bebek.Bunun dışında her şey ahlaksızlıktır.Fakat sırf bu sınıftaki erkeklerin orgazm kayıtları toplumsal kısıtlamaların etkisizliği
ve biyolojik zorunluluğunu kanıtlamaktadır.


filmden bir alıntı

öncelikle filmin imdb de 7,2 aldığını belirterek başlamak istiyorum.bir manzaraya nereden baktığımızla gördüğümüz değişir.bu filmde de sexe bakış açımızı değiştirip bakmamız gerekiyor.film kendi içinde dikkatli izlendiğinde aklımızda oluşturduğumuz anti düşüncelerimize yanıt veriyor.bize ters öyle böyle diye bakarsak evet film kötü-ayıp-gereksiz-saçma.bakış açımızı değiştirdiğimizde ise vay be dedirtebilecek türde.pencerelerinizi değiştirmeye niyetiniz varsa evet izlemelisiniz,eğer yoksa aramayın bile.diğer yorum yapan arkadaşlar gibi +18 izleyici kitlesi için uygun olduğunu düşünüyorum.bir takım fikir olgunluğu açısından bu gerekli.benim puanım 8.

Garip bir hayat demekle başlıyorum yorumuma.Alfred Kinsey takıntılı bir halde sexüel yaşamı incelemekte, insanları bilinçlendirmeye çalışmakta , büyük çaplı anketler düzenlemekte ve seksin tamamen doğal bir içgüdü olduğunu ve bunun asla namus yada kıskançlık sebebi olmaması gerektiğini savunmaktadır.Hatta yardımcılarından  eşlerini değiştirmelerini değiştirmelerini dahi istemektedir.Fakat zamanla bilim adına yaptığını söylediği bu araştırmalara muhafazakar kesimin öfkeli tavırları ve giderek çoğalan hoşnutsuzluk yorumları sebebiyle Üniversite Başkanlığı ve Diğer destekçileri sırtını dönmeye başlar Kinsey'e. Hatta bir dönem evliliği dahi bitecek gibi olur.Hatta eşi onu kendi kılıcıyla yaralar.Her ne kdr umursamaz görünsede içten içe aksi bir durum yaşar Kinsey.
Bence Amerika'da o dönemde yoğun olan muhafazakar kesime ilk darbeyi Kinsey vurmuştur.O dönemden sonra Amerika dejenerasyonun başladığına inanıyorum çünkü Kinsey inanılmaz geniş çaplı bir kitleye ulaşmayı başarmıştır.
Biyografi filmi  seven YETİŞKİNLER izleyebilir bence.Onun dışında hayatınıza çok şey katar mı derseniz ? Bence hayır ama sizi bilemem tabiki.
The Big C gibi muhteşem bir dizinin başrol oyuncusu da olan Laura Linney bu filmde de çok başarılıydı.Liam Neeson ve Peter Sarsgaard'da aynı şekilde çok başarılıydılar.
10-7 Puan veriyorum.