İstanbul'un bir kenar mahallesi. Sokaklar, henüz 'benzin kokulu demir yığınları'yla tıka basa doldurulmamış. Annesini küçük yaşta kaybeden Sedat, buradaki ahşap evlerden birinde babası Ahmet ile yaşamaktadır. Hiçbir arabanın görülmediği bir sokakta büyüyen delikanlı, Reşit Usta'nın yanında oto tamirciliği yapar. İlerde, şantöz sevgilisi Aylin'in 'Yakışıklısın, kuvvetlisin, cesursun.. Ne olur hep böyle olsak. Ayrılmasak hiç. Beni üzmesen, dövmesen' diyeceği genç adam, zamanla, mahallesindekinden farklı bir dünyanın da olduğunu anlıyor. Kısa sürede, kaçakçılık yapan işadamlarını haraca kesen acımasız bir kabadayı olup çıkar. ‘Mazimdeki Kadın’ (1969) filmindeki ('hafızasını kaybedip' Murat adını alan) Orhan'dan (Ekrem Bora) farklı olarak kaçakçılık işlerine bulaşmaz ve bütün 'tahsilatı' kendi yöntemleriyle yine kendisi yapar. Bir gün Aylin'le yataktayken (zaten başka yerde pek anlaşamazlar), onları ‘Mando Cane’ (1962) filminin 1964 Akademi adayı şarkısı ‘More’ (Müzik ; R. Ortolani / N. Oliviero) (İtalyanca sözler ; M. Ciorciolini) (İngilizce sözler ; N. Newell) ile izliyoruz ; “More than the greatest love the world has known // this is the love I’ll give to you alone. // More than the simple words I try to say // I only live to love you more each day...” Sedat (melodinin duygusallığından biraz uzak) şöyle diyecektir ; 'Kuvvetliyim, cesurum. Tek başıma bütün o ödleklere postamı koyuyorum. En namlısının dahi başı ancak dizime deyebiliyor. Hepsinin bütün gizli dümenlerini biliyorum. Hepsi istediğim haracı verirken kahroluyor ama başka çareleri yok. Karşımda hepsi talimli köpek gibi duruyor..' İtiraz edenler de olur elbette. Ancak, ödemede iki gün geciken ve biraz diklenecek gibi olan Naci'nin başına gelenleri görünce, bunun pek de önerilecek bir davranış olmadığını anlıyoruz. Canlarından bezen Rıza, Fethi ve İskender, Aylin'e şöyle diyorlar ; '..Böyle adamı ne duyduk ne gördük. Ne de bir daha görürüz. Her an tetikte. Hiçbir dümeni yutmuyor. Uyurken bile gözleri açık yatıyordur Allah bilir. Bu iş ancak senin yardımınla olur.. Sedat'ı gebertebilmek için sana muhtacız.' İskender'in ('Sana, 50 bin') ve Fethi'nin ('100 bin de benden') para önerilerini kabul etmeyen Aylin, 'Boşboğazlık edecek olursan yaşatmayız seni' korkutmalarına da aldırmadan Sedat'ın evine koşar. Ama, orada hiç ummadığı bir şeyle karşılaşır. Sevgilisi başka bir kadınla beraberdir. [‘Mazimdeki Kadın’da (1969), bu kez Aynur Aydan onu yatakta Murat’la beraberken yakalamıştı.] Yıkılmış bir durumda Fethi ve arkadaşlarına telefon eder.(Filmin sonuna doğru, Ayşe de aynı telefon kulübesinden polisi arayacaktır.) Aylin, üstelik bir karşılık beklemeden, 'Sedat'ı öldürmeniz için yardım edeceğim size. Fikrimi niçin değiştirdiğimi hiç sormayın' diyor. Sedat, Kilyos’taki pusuda yaralanır. Hastaneye gelen komiserin sözleri ; 'Her şeyi biliyoruz. Ne zamandır peşindeydik senin. Onun için bildiklerini gizlemenin bir faydası yok. Gırtlaklarına basarak para aldığın, güya tüccar Naci, gizlice mal kaçıran antrepo sahibi İskender, Rıza ve otel sahibi Fethi, hepsine baskın yapıldı bugün. Yakalandılar ve itiraf ettiler. Senin evini de aradık. İsimler, mektuplar, evraklar, külliyetli de para bulundu.. Hepsine el kondu.. En az üç seneden başlayacak cezan.'Cezaevinden çıkan Sedat'a babası önceleri, [Son Vurgun'daki (1968) bir başka Sedat'ın (Cüneyt Arkın) babası Rıfat (Cahit Irgat) gibi] kızsa da sonunda onu bağrına basar. Yanında tekrar işe başladığı Reşit Usta’nın yaklaşımı çok içtendir ; 'Tam zamanında geldin. İşler başımıza yığılmıştı bizim de zaten.. Bir gün buraya döneceğini biliyordum.. (Oradaki delikanlıyı tanıştırır) Necdet'i tanımazsın sen. 4 sene önce çırak olarak almıştım. Şimdi senden benden usta kesildi. İçerden bir tulum al, işe başla bakalım.' (Keşke, herkesin bir 'Reşit abisi' olsa.) Sonraki günlerde, Ahmet Baba’yı yatağa düşüren kalp sorunları evde bir ‘can yoldaşı’nı gerektirir. Çözüm, Necdet’ten geliyor ; 'Siz iyileşene kadar kız kardeşim burada kalacak.' Ayşe, büyük bir sabır ve özveriyle yardımcı olmaya çalışır. Bu arada, Sedat'ın yeminli düşmanı Rıza, adamlarıyla şöyle dertleşiyor ; 'Çıkmış mahpustan, tahliye olmuş. Bir tamirhanede çalışıyormuş.. Dümen tabi. Sedat gibi birisi o paraya eyvallah eder mi? Bizi uyutuyor aklı sıra. Gafil avlayıp kurşunlayacak hepimizi.. Bu defa hesabı tamam diyorum. Biz elimizi çabuk tutup işimizi bitireceğiz hayırlısıyla. Korkuyla yaşayıp, her dakika ecel beklersem çıldırırım. Sedat ölmeden rahat yüzü yok bize.' Ayşe, Ahmet Baba’nın bakımı ile ilgilenirken, Sedat'la birbirlerine aşık olurlar. Aylin onları ayıramayınca Rıza ile tekrar işbirliği yapar.
Devamını Oku