Wolf birçok açıdan farklı bir kurtadam filmi. Her şeyden önce yıldızlarla dolu bir kadrosu var: Bir kurt tarafından ısırıldıktan sonra ürkütücü bir değişim geçiren kitap editörü rolünde Hollywood'un son kırk yıldaki en büyük yıldızlarından Jack Nicholson'ı izliyoruz. Randall'ın işine son veren patronunu tecrübeli aktör Christopher Plummer oynuyor; patronun başta babasına inat Randall'a ilgi gösteren, sonra da giderek ona âşık olan kızında ise Michelle Pfeiffer var. Kadrodaki bir başka ünlü aktörse, 80'lerden bu yana bazen “sinir bozucu kötü adam”, bazense “pasif kahraman” rollerinde karşımıza çıkan James Spader - kendisi Wolf’ta çaktırmadan Randall'ın kuyusunu kazan hain iş arkadaşını oynuyor.Jim Harrison ile Wesley Stick'in senaryosu, “kurtlaşma” sürecine sadece fiziksel değil, zihinsel bir değişim olarak da bakıyor: Jack Nicholson'ın başlarda fazlasıyla pasif Will Randall'ı ısırıldıktan sonra geçirdiği değişimlerle daha girişken, saldırgan, çıkarlarını koruyan biri hâline geliyor. Senaristler ve yönetmen işyerini bir tür “vahşi mücadele alanı” gibi ele alan bu yaklaşımdan hem korku, hem şirket gerilimi, hem de mizah çıkarıyor.
Devamını Oku