Balıkçı Kral

Son zamanlarda izlediğim en garip filmdi.İlk 15-20 dakikadan sonra (sıkıntıdan) kapatsam mı artık diye düşünürken sonraları film değişik bir hal almaya başladı ve iyi ki sonuna kadar izlemişim filmi dedim. Hem güldüren hem ağlatan tarzda filmler vardır hani; gerçi birçok film için böyle denilebilir ama The Fisher King bu ifadeyi layıkıyla hakediyor. Bazen Jack'e bazen Perry'e üzülüyorsunuz yeri geliyor ikisinin de hallerine gülüyorsunuz. Final sahnesi en azından yüreklere bir nebze olsun su serpti.
Ayrıca Jeff Bridges'in gençlik yıllarındaki karizmasına ses tonuna hayran kalmamak mümkün değil. Robin Williams'ın ''Good Morning Vietnam'' filmindeki radyo sunuculuğu performansını da izledim ama dürüst olmak gerekirse Jeff Bridges bu işte daha iyi gibi. Hatta Jeff bu ses tonuyla aktör olmasa rahatlıkla bir radyo sunucusu olabilirdi.Filme geri dönecek olursam, özet olarak; sıkıcı olma yolunda yokuş aşağı hızla ilerlerken keskin bir viraj ile o yoldan sapıyor ve dimağınızda çok farklı düşünceler bırakıyor. Ayrıca güzel repliklere de sahip bir film, şöyle bir örnek var ki; --- Hala Tanrı'ya inanıyor musun? +++İnanmalısın.Ama erkeğin, tanrının görüntüsü olduğuna inanmıyorum. Erkekler boktan. Hayır, erkek şeytanın görüntüsüdür. Kadınlar da tanrının. Çünkü kadınlar yaratır, çocuk doğurur. Yaşamın amacı kadın ve erkeğin evlenerek, tanrı ile şeytanın biraraya getirilmesidir. 7.5/10