Beckett

Netflix geriye mi döndü? Netflix ilk yıllarında aceleye getirilmiş, hızlıca bitirilmeye çalışılmış olduğu her halinden belli filmler yapıyordu. O yıllar iyi bir oyuncu ile iyi bir yönetmenle işi kotarmaya çalışıyorlardı. Oyuncu iyi, diğer oyuncular sıradan, yönetmen kötü olunca film de olmuyordu. Sonrasında bundan dönüp iyi filmler çıkarmaya başladılar. Arada mevzu edilmeye değmez kötü filmler de vardı. Fakat çok iyi filmler arasında bu filmler konuşulmuyordu. Bu film yine iyi bir oyuncunun sırtına bindirilmiş, kötü diğer oyunculuklar, kötü senaryo ve vasat bir yönetmenle çekilmiş, vasat bir film olmuş. Öncelikle filmin aksiyon kısmına girmek için neredeyse 13 dakika geçti. O ara filmi bırakıp bırakmama arasında gelip gittim. Tamam, çift birbirini seviyormuş. Bunu anlatmak için bu süre çok fazla ve gereksiz. Zira bir gerilim ve aksiyon filmi bekliyorsunuz. Romantizmden kurtulmak için 13 dakika beklemek zorunda kalmamalıydık. Sonrası idare eder bir gerilim ve aksiyonla devam etti. Fakat sonu kötü bağlanmış. Her filmde olan mantık hatalarını izlerken görmezden gelebilirsiniz. Şöyle ki, mantık hatalarının belli bir düzeyde olması sizi rahatsız etmez. "Tamam, olabilir." deyip görmezden gelirsiniz. Fakat tek bacaklı adam bir gökdelenden diğerine atlarsa bu görmezden gelinemiyor. Burada da Beckett defalarca vuruldu, yaralandı ve fakat ölmedi. Hatta normal hayattaki bir insanın mantıklı bir mücadelesini vermesi filmi biraz gerçekçi kıldı. Dayak yedi, kaçarken yoruldu, ağzının suyu aktı...Fakat katlı otoparkın 6-7.katından atlayıp kapıdan çıkan aracın üzerini tutturması (1) aracın üzerine düşmesine rağmen aracın az hasar görmesi (2) o yükseklikte düşmesine rağmen bir metreden aşağı atlamışçasına hiç bir şey olmamış gibi mücadeleye devam etmesi... Bu görmezden gelinemez bir mantık hatası, akıl tutulması. Diğer kötü yönü John David Washington. Adamı ilk gününden bugüne sert, zeki adam olarak izledik. Tenet ve KKK'da öyleydi. En azından babasının oğlu olarak öyle görmek istedik belki. Bu filmde şaşkın, aptal, zayıf, dayak ve kurşun yiyen adam olarak görmek pek hoş olmadı. Filmin beni şaşırtan yönü Yunanistan ile ilgili oldu. O ülkenin insanlarıyla, evleriyle, şehirleriyle, sokaklarıyla bize ne kadar benzer olduklarını görmek beni şaşırttı. Yunanistan'ı daha çok İtalya veya İspanya gibi düşünmüşümdür hep. Oysa bize daha çok benziyorlarmış. Filmin en iyi tarafı buydu. Netice olarak ne Washington ne de Vickender için izlenmez bir filmdi. İşte size bir yönetmen fiyaskosu daha. Netflix bunu anlamıştır, diye düşünüyordum. Anlaşılan unutmuşlar. Bu vesile ile tekrar hatırlamalarını diliyorum.