Beyaz Hüzün

Gitmeyeyim, izlemeyeyim diyorum şu yerli yapımları. Denk gelip izleyince de pişmanlığım bir kat daha artıyor, perçinleniyor. İyi filmler var Türk sinemasında. Neden daha kötülerini çekmeye devam ediyoruz ki? İki saatten daha uzun sürdü film. Belki de filmin talihsizliği 1917 filmini izlememin akabinde izlemek zorunda kalmış olmamdı. Lakin 1917'yi izlemesem de 120 filmini izlemiştim. O daha derli topluydu buna göre.
Konu fena değil: Bir alay asker Sarıkamış'a doğru karda kıyamette gitmeye çalışırlarken kendilerine saldıran Ermeni çetecilerin peşine bir takım asker düşüyor. Alaydan ayrılan 10-15 kişilik takımın başında bir Çerkez çavuş var. Bunlar kayboluyor ve alaylarını bulmaya çalışırlarken gerek soğuk, gerekse deliren askerlerle mücadele etmeleri gerekiyor.
Fakat filmin her anı mesaj verme derdindeydi. Yapılan kahramanlıklar ajite edilerek sunulmuş, böylece gerçekliği sulandırılmıştı. Aslında sanki bir tiyatro izliyormuşsunuz gibi bir his vardı. Her diyalogda edebiyat parçalanmıştı. Burup durup "Kaç, asude bir bahar seni bekliyor..." demenin, dedirtmenin ne anlamı var? Herkes edebiyatçı mı, böyle edebi sözler sarf etsin? Neden doğal akışında bir olay örgüsü işlenip duygular izleyiciye bırakılamıyor. Hep ideolojik yaklaşımlar... Filmin en güzel yeri "Yüce dağ başını duman büyümüş." uzun havasıydı sanırım.
Bu filmi Sam Mendes çevirse izlenebilir bir film olabilirdi. Filmi çevirenler Christian Bale'nin oynadığı Vahşiler, Mads Mikkelsen'in oynadığı Arctic filmlerini izleseler bile daha iyi bir film ortaya çıkardı. Hadi diyelim 1917'ye yetişemediler.
Netice'de devletin destek olduğu bir filme verilen paralara yazık olmuş...