Matador

Erotik sahneler çok ucuz ve kaba.Eros yunan mitolojisinde aşk tanrısı olarak bilinir.Bu bahsi geçen sahnelerin ise aşkla bir ilgisi yok,daha çok seksle ilgili ve seksüel demek sanki daha doğru.Filmin ismi matador.Boğa güreş sahneleri yok denecek kadar az.O halde filmin adı matador yerine antranör olsa daha iyi olurdu:)Öldürme-ölme,aşk ve cinsel haz-orgazm arasında nasıl bir bağ kurulabilmiş anlaşılır değil.Aşkı tensel boyutta düşünürsek ölümü-öldürmeyi değil daha çok doğumu,yaşamayı,var etmeyi tarif eder.Öldürme iç güdüsü ile cinsel erk arasında doğru bir orantı görülemez gibi geldi bana.Olsa olsa antrönörün bu sakat ruh halinden yola çıkılıp iktidarsızlığına vurgu yapılabilirdi.Filmdeki olaylar örgüsü baştan sona tutarsız.Banderas film de olmasada olurmuş.Figüratif bir baş rol denemesi mi yapılmış:)Banderasın annesinin oğluna olan nefreti ve anlayışsızlığı da çok abartılmış.Hiç bir anne o kadar acımasız olamaz.Ve filmin sonunda Banderasın kahin gibi antrenörün ve avukatın nerede olduklarını bilmesi de oldukça komik.İnanç eksikliği olan birisinin gerçeği, ruhani-dini argümanlarla bu şekilde hissedemeyeceği açık.Banderasın içinde bulunduğu paranormal durum da böyle kahince şeyleri bilmesini destekleyen türden değil.Yani film kötü.Bu detaylara dikkat edilse orta-iyi diyebilirdik belki...herkese iyi seyirler.

Fazlaca gereksiz sadist erotizmle doldurulmuş, birbirinden amatör oyuncu demeye dilim varmıyor, eğitimsiz oyuncularla geçiştirilmiş dersek, heralde yanlış aktarmamış oluruz.
 
Öncelikle Banderas fiziksel özelliklerinin doruğundaydı bu filmde. O kırmızı şişme mont bile yakışıyorsa bi' adama, aksine konuşulacak birşey kalmamış demektir dış görünüşünde. Fakat şişme montu ve insanı darmadağın eden yüzü, oyunculuğunun eksiğini kapatamamış. Star damgasını almış bir oyuncunun, bu toy hallerini görmek hem eğlenceli hem de tuhaf geldi. Banderas;'ın dışında yan rollerdeki ve başroldeki iki kişide işini başarıyla tamamlayamamıştı. Abartılı ve keskin mimikler yapmacıktan ziyade gülünçtü. Filmin tek olumlu yönü sanırım müzikleriydi. Mina - Esperame en el cielo parçası her ne kadar yanlış yerde kullanılmış olsada, seyircinin filme bi' nebze bağlanmasına yetti. Belirtmek istediğim bir replik var. \"Seni Kendi Ölümümden Bile Çok Seviyorum\" repliği, filmde belkide en adamakıllı replikti.
 
 
 
Beğendiğim tek sahne, köprüdeki Dielo ve Maria karakterinin bulunduğu sahneydi. Dram/Erotik/Piskolojik/Suç kategorisinde 4/10. Almodovar sevenler hariç, beğenileceğini sanmıyorum.

Öldürmekten Vazgeçmek, Hayattan Vazgeçmekti ..!

Bu tıpkı akrep ile kaplumbağanın hikayesi gibi.Akrep yaratılış gereği iğnesini sokmadan edemez.Bu onun varoluşudur bir bakıma, ölümü pahasına bile olsa bunu yapar.
Almodóvar'ın oluşturduğu karekterlerin psikolojileri de bu hikaye ile eşdeğer aslında.Almodóvar kuşkusuz, karekter yaratmada ki başarısı ile devrin öncü yönetmenlerinden biri.Karekterlerin en ince psikolojik ayrıntılarına kadar yansıtılması yönetmenin üstün kalem gücünü sergiler nitelikte.

Fakat bu yapımdan pek de zevk alarak izlediğim söylenemez.Fazlasıyla durağan ve kadın-erkek ilişkilerinden çok cinsel sadizm ile belirgin halde.Buda istediğimi bulamamamda büyük etken.Daha iyi filmlerin olduğunu varsayarak, önerebileceğim bir yapım değil, hele ki bu tarzdan hoşlanmayanlar yanından bile geçmesin.Yineden yönetmenin filmlerini takip edenler bakınabilir...


► By TheSavagery ~ Matador