Daha önce festivalde hem FIPRESCI hem de En İyi İlk Film jürisinde görev almış, Alman sinema yazarı Rüdiger Suchsland'ın ilk yönetmenlik denemesi Caligari - Wie der Horror ins Kino kam, Dışavurumculuk akımının sinemadaki yansımaları ve Weimar Cumhuriyeti üzerine. Ünlü Alman sosyolog Siegfried Kracauer'in sinema tarihiyle ilgili araştırmalar için köşe taşı niteliğindeki ünlü kitabı From Caligari to Hitler gibi, Suchsland'ın filmi de söz konusu dönemi ele alırken Robert Wiene'nin dışavurumcu klasiği Dr. Caligari'nin Muayenehanesi'ni merkeze yerleştiriyor. Weimar Cumhuriyeti'nin taşıdığı hissiyatın günümüzden çok da farklı olmadığını belirten Suchsland; savaştan yeni çıktığı için korku içerisinde, bir yandan delicesine tüketen diğer yandan ekonomik krizle boğuşan bir dünyada Dışavurumculuk akımının önem kazanmasına dikkat çekiyor. Tüm dünyada ses getiren Alman Dışavurumcu Sineması'nın örneklerini Dr. Caligari'nin Muayenehanesi'nden yola çıkarak analiz ederken; I. Dünya Savaşı'na ve Weimar Cumhuriyeti döneminde Almanya'ya dair arşiv görüntülerine ve pek çok klasik filmden özenle seçilmiş sahnelere yer veriyor.
Suchsland'ın belgeseli dönemin Almanya'sındaki gerilimin, siyasi paranoyanın ve karamsarlığın altını çizerken, Weimar Cumhuriyeti'nin son zamanlarında çekilmiş Menschen am Sonntag'da farklı bir resimle karşılaşıyoruz. 1930 yapımı bu film; sadece Robert Siodmark, Fred Zinnemann, Edgar G. Ulmer, Billy Wilder gibi geleceğin ustalarını kariyerlerinin başında bir araya getirmesiyle önemli değil. Bir dışavurumcu sinema örneği olmayan Menschen am Sonntag, amatör oyuncuları ve dış mekânlarda yapılan çekimleriyle bir anlamda o yıllara dair belge niteliği de taşıyor. Berlin'de beş genç insanın bir pazar günü yaşadıklarına ve gönül ilişkilerine odaklanan film, Dışavurumcu Sinema'nın karamsar bakış açısını paylaşmıyor. Hitler'in iktidara gelişinin birkaç yıl öncesinde Almanya'daki gündelik yaşamı sergileyen bu başyapıt, kendi hikâye dünyası içerisinde dönemin siyasi gerilimine yer vermese bile, sinema tarihindeki yeri nedeniyle bugün Nazi Almanya'sından bağımsız ele alınamıyor. Zira filmin yaratıcıları birkaç yıl sonra Amerika'ya göç etmek durumunda kalmış, Menschen am Sonntag'ın perdeye yansıttığı özgür dünya 1933'te kaybolmuştu. – Engin Ertan
Devamını Oku