Robinson Crusoe

Şunu kabul etmek lazım: Birçok film çekildiği zaman izlenmeli. Zaten yıllar sonra izleniyorsa o film efsane bir filmdir. O filmin tekrar filmi çekilmez veya çekilmemelidir. Örneğin 1973 yapımı Steve McQueen'li Papillion-Kelebek filmi zaten çok iyi bir filmken 2017'de bunun tekrar filmi çekilmemeliydi. Pierce Brosnan'lı 1997 yapımı Robinson Crusoe filminin öncesinde kitabı da okumuştum. Burada şöyle bir sorun çıkıyor: Önce kitabı okuduysanız sonra filmi izlerken ortaya çıkan farklar sizin filmi beğenmemenize neden olabiliyor. Tersine önce filmi izlerseniz de kitapta gözünüzün önüne sürekli filmdeki kahramanlar geliyor. Dolayısı ile kafanızda bir kahraman oluşturamıyorsunuz. Filme gelirsek kitapta "bende" oluşan intiba ile film çok farklıydı. Öncelikle kafamdaki Robinson Crusoe daha çok Tom Hamks'in Cast Away- Yeni Hayat filmindekine daha yakındı. Çünkü uçağı düşen Chuck Noland'ın elinde çok azimkan vardı hayatta kalmak için. 1997 yapımı filmde adamın testereden baruta neye ihtiyacı varsa vardı elinde. Kendisine bir asma köprü ve bir ahşap kale yapıvermişti. Öyle ki yaptığı merdivenlerin basamakları bile eşit kesilmişti. Yani insanlardan kaçıp bşr adaya sığınsanız yanınıza almayı düşüneceğiniz ne varsa elinin altındaydı. Cast Away'da Noland'ın çektiği sıkıntıyı adam hiç çekmediği gibi düştüğü durumdan kaynaklanan bir üzüntüsü de yoktu. Daha ilk günden ateş yakan adam mı gerçek yoksa ateş yakmak için saatlerce emek harcayan adam mı? Olaya bir de Cuma tarafından bakarsanız 1997'de kölelik geçmişinden özür dileme mesajı bile verilmeye çalışılmış. Bir de kitaba göre Crusoe ülkesine dönerken Cuma'yı da yanında götürüyordu. Sonra da tekrar adaya dönüyorlardı. Yanlış mı hatırlıyorum? Neyse özetle 1997'de izlesem belki beğenecektim. Bugün, Nisan 2023'te kötü bir filmi izlemiş olmanın üzüntüsünü yaşıyorum.