A Ay

Her yerde arayıp bulamadığı fakat digiturkplay'de olmasıyla beni mutlu eden film. Reha Erdem'in ilk uzun metrajlı filmi aynı zamanda. Bunun getirdiği en büyük dezavantajlarından biri sinematografi eksikliği çok net göze çarpıyor. Yalınlığından ziyade, fazlasıyla basit kalmış bir yapım benim gözümde. Çok fazla perde arkası olaydan ziyade bunların getirdiği soru işaretleri cevap bulamıyor. John Donne'den, Edip Cansever'e kadar bolca alıntı var. Bunlar filmin tiyatral özelliğini daha da ortaya çıkarmış. Benim en beğendiğim şey ise Vivaldi oldu, farklı tat katıyor.

Görüntü yönetmenini ayrı olarak tebrik ederim. Verdiği her sahne fazla melankolik olmakla beraber fazlasıyla iç burkuyor. Ingmar Bergman'ın, Fanny och Alexander filminin kilise sahnelerindeki atmosferin en geniş şekli mevcut. Ayrıca Münir Özkul etkisi bile filme en azından göz gezdirmeye değer bir pay biçiyor. Merak ettiğim başka bir soru ise filmdeki hayvanlara neden bu denli gaddar davranıldığıydı.. 5.1/10

Artık televizyondan sinemaya kadar her şey renkli olmasına rağmen, arada sırada da olsa ürünlerin siyah-beyazına rastlanılabilmektedir ki bu durum sebebinin siyah-beyazın, renklinin neden olduğu dikkat ve duygu dağılmasının aksine toparlayıcılık özelliğine sahiplik yapması keyfiyetince meydana getirilmişliğini işitmiştim.

"A Ay" da siyah-beyazdı ve bu özelliğinden dolayı duygu yoğun konuşlandırılmışlığındaki bir filmdi.

Ancak, benim aklımda filmin oyuncularından birinin Dolunay Soysert olduğu kalmıştı ama "A Ay"ın sanatçı adlarını okuduğumda içlerinde bahsini geçirdiğim aktristin yer almadığını gördüm ve gördüğümde de "Demek benim aklımda bu konu yanlış kalmış"ı dillendirdim.

Yekta: Ama sen gördün!
Nuran: Hiçbir şey çıkmamış. Koyu bir karanlık... Hepsi öyle.
Yekta: Makine görmediyse de sen gördün!
Nuran: Fotoğraflarda hiç bir şey yok diyorum.
Yekta: Sen gördün! Göresin diye çağırdım seni! Annemi gör diye… Gör diye…
Ne diye bunca zahmet!
Göstermek daha mı önemli!
Her gördüğünü gösterebiliyor musun !
Söylesene!
Her gördüğünü gösterebiliyor musun !
Rüyalarının fotoğrafını çekebiliyor musun?
Işığın yetiyor mu!
Netliğini ayarlayabiliyor musun!
Görmeyi! Sadece görmeyi bilebiliyor musun!
Hem ne göstereceksin!
Haberleşmek için mi!
Kimlerle!
Kendinle habersiz kaldın mı hiç!
Gösterilemeyen şeyler görüyorum hep!
Gör! Sadece gör!
Ne olursun! O fotoğraflara görmek için bak.
Görüyor musun!
Görüyor musun Nuran!
Annemi görüyor musun!

           Her gördüğünü gösterebiliyor musun?
  Rüyaların fotoğrafını çekebiliyor musun?Işığın yetiyor mu?Netliğini ayarlayabiliyor musun?Görmeyi sadece görmeyi biliyor musun?..
  Uzun yıllar sonra bu sanatı tekrar izledim.Ve ilk düşündüğüm yine ismi oldu.A Ay..Neden vermişti Erdem bu ismi?Ve kendimce şöyle bir sonuca ulaştım.Filmde de bunun ipucu vardı zaten;Bir noktadan başlayan hikaye dönüp dolaşıp başladığı yerde son buluyor.Yani yolun başı aynı zamanda sonu oluyor.Dairese olarak bunun muhteşem bir dizaynı olduğu kanaatindeyim.
  Peki hikaye?Şöyle ki;Canlı ama çürümüş bir konak.Yaşayan ama feri bile kalmamış ruhunu taze tutmaya çalışan bir konak.Bu konağın 3 nesillik hikayesi.Bu nesillerden;Konak kadar ruhsuz,hiç yorulmadan,tane tane,yavaş yavaş ve güzel bir türkçeyle küçük hala..Yine bu neslin;Konaktan ayrılmış,onun geçmiş olduğunu anlamış,modern hayata adapte olmuş,bir lady edasında ingilizce öğretmeni büyük hala.Ve neslin;Son halkası olan anne babası vefat etmiş olan,filmin de konağın da ruhu olan ama kendisinin ruhu olamayan,halalarının zıtlıklarında kaybolan,ruhlarla insanlar arasında gel git yaşayan,geçmişin ve geleceğin sıkştırdığı ve şimdiki anını annesinin anlık ruhunun suretini görmeye adayan küçük bir kız..Yekta..
  Reha Erdem ne yapmış? Tutmuş Vivaldi,Edip Cansever ve çok sevdiğimiz ezanımızı muhteşem  bir kıraat ve sesle birleştirmiş.Ne denir şimdi bu yönetmene?Duyduğumuz şeyleri canlandırmış adeta.Her birine bir karakter bürülemiiş.Münir Özkul'u da tam yerine yerleştirmiş,Yekta'ya rüyanın sadece rüya olduğunu insanların onu anlamayacaklarını dile getirmiş.Kapanışı da kaybolan Yekta'nın trajedisiyle,halasının şokuyla ve Özkul'un tragedyasıyla sonlandırmış.Erdem'i tanıdğım ve kendisine,sanatına,yönetemine/anlatımına hayran olduğum izlediğm ilk filmi.Başkasın Erdem ağabey çok başkasın vesselam..