Gelecek

Sıradan bir aşk hikayesinin sıradışı anlatımıyla karşı karşıyayız. Gelecek, sakat sokak kedisi Paw-Paw’yı, evlerine almak isteyen Sophie ve Jason çiftinin hayatlarındaki köklü değişiklikleri anlatıyor. Los Angels’da yaşayan çiftin dört yıllık birliktelikleri bu önemli kararla sarsılır. Çocuklara dans öğretmenliği yapan ama dans edemeyen Sophie, bütün gün evden dışarı çıkmadan bir internet sitesinin müşterilerine cevap veren Jason’ı, etraflarıyla bağını kopartmış içe kapanık ve asosyal karakterleriyle, modern dünyanın yalnız çiftlerinden biri olarak görüyoruz.

Filmin açılışından itibaren bize eşlik eden anlatıcı kedimiz Paw-Paw’un anlattıklarıyla şekillenen hikaye; Sophie ve Jason 30’lu yaşlarının sonlarındadırlar, ama hayallerini ettikleri o dünyada yaşamadıklarını fark ederler. Hayatını kurtardıkları kedinin, sorumluğunu almak için sadece 30 günleri vardır. Kedinin yaşam süresini baz alarak, beş yıl sonra 40 yaşında olacaklarını, 40 yaşında olan birinin 50 yaşında olan birinden farksız olmayacağını düşünen çift, hayatlarının son otuz günüymüş gibi yaşamaya karar verirler. Bu farkındalık, ikisininde işten ayrılmasına sebep olur. İnternetten ve oturdukları kanepeden uzaklaşıp, kendilerini gerçek dünyanın içinde bulurlar. Filmin, hikayesi bundan sonra traji komik olayların oluşmasıyla devam ediyor. Jason’ın kendini sosyal bir yardım kuruluşu için kapı kapı dolaşıp ağaç satmaya çalıştığını görürken, Sophie’nin bir türlü You Tube’a yükleyemediği dans performansını hazırlarken görüyoruz. Sophie’nin güvensizliği ve Jason’un gelecek endişeleri arasında geçen hikaye, yeni karakterlerin hayatlarına katılmasıyla renkleniyor. Paw-Paw (kedi) için yaptıkları bu fedakarlık, aslında kendi hayatlarındaki boşlukların ortaya çıkmasına sebep oluyor.