Issız Bir Yerde

Beni sevdiğin o birkaç haftada yaşadım..

Sanatçılar çok kırılgan ve duygusal bir yapıdaymış gibi görünürler ama elbetteki ruhlarında sert ve acımasız bazı yanları da vardır.Sonuçta ortaya çıkan her eser çok hafif,şeffaf yapıda şeyler olmuyor.Özellikle filmlerde aynı kişinin komedi senaryosu olduğu gibi bazen çok trajik ya da oldukça ağır dramalarda şahit olan eserler yapabiliyor elbette.Dixon Steel bunun normalinin tersi olarak sadece sert ve acımasız olmayı seçmiş bir senarist.Oldukça sinirli ve en ufak şeyi büyütüp sinirlenebilecek yapıda.Sinirlendiğinde gözü hiçbir şey görmüyor.Adeta bambaşka birisi oluyor.Bir anda o beyefendi kişinin yerine bir zorba geçiyor,her anında pimi çekilmiş bir bomba gibi dolaşıyor adeta.İki farklı ruhu bir bedende taşıyor da diyebiliriz bir nevi..

Hal böyle olunca,evinde ona sevdiği bir kitabı okuyup,senaryolaştırmasını isteyen genç bir kızın o akşam onun evinden ayrılışının ardından,hemen sonra öldürülmesi tüm okları onun üzerine çekip onu bir numaralı şüpheli haline getiriyor ama o gece evde onu gören bir de komşusu var.Henüz adını bile bilmiyor.Ve polis merkezinde ifade verirken bu ikili tanışıyor ve filmde asıl bu andan sonra başlıyor zaten..

Daha önce çok kez izlesek de 'merkezdeki tema' olarak bu durumu işleyen başka bir film hatırlamıyorum.Yoksa Dixon gibi olan karakterleri fazlaca izlemişizdir.Ama burada Dixon ve onun bu tuhaf,yer yer de ürkünç ruh hali ana merkezde.Filmdeki her şey bunun etrafında şekilleniyor.Çevresi tarafından sevilen birisi fakat bu hali onunla olan ilişkiyi düşündürüyor herkes için.Bir de böyle birinin bir kadına aşık olmasıysa her şeyi daha farklı yapıyor çünkü alışılması,yaşanılması çok zor bir insan.Film de bu aşk hikayesinin nereye gideceğini işliyor,bir yandan olan cinayetin gizeminin her an devam etmesi de filmin sürükleyici yapıda olmasını sağlıyor.Başlarda cinayet olduğu için bu filmin tamamen bu cinayeti aydınlatmakla geçeceğini düşünmüştüm ama yanında bir de aşkın doğması filmi iki yönlü ve çok daha iyi bir hale getirdi.Seyirliği ve sürükleyiciliği arttı.Gizemini de her anında korudu.Finale doğru ilerlerken ve final anları da ayrı bir güzeldi.Performanslarda harikaydı.Elbette Humphrey Bogart filmin merkezinde olduğundan ve böyle bir karaktere oldukça iyi düzeyde hayat verdiğinden ayrı bir yeri hak ediyor övgüde..Çokça görülebilen bir konuyu farklı şekilde işlemiş.Sürükleyici ve izlenesi bir klasik..

Puanım: [7.5/10]

'İyi seyirler'..

Fazlasıyla sinirli bir yazarın genç ve güzel vestiyeri okuduğu romanı anlatmak için eve çağırmasıyla başlayan olaylar aşk, cinayet, kıskançlık, ve polis soruşturmasıyla çıkılmaz bir hal alırki çıkışta hiçkimse için pek mutlu olmaz. Döneme uygun olarak tek bakışla iki kelamla delicesine aşık olan karakterler, yıldırım şekilde verilen evlilik kararları, gösterilmeyen cinayet sahneleri, yer yer sarkan oyuncu performanslarının yer aldığı filmimizde ne bir süpriz var nede unutulmayacak bir sahne. Ayriyetten uyarlanan kitabın senaryosuylada derin farklılık göstermesi belli tutarsızlıkların oluşmasına sebebiyet vermiş.
10/6,5