Bir konfeksiyon atölyesinde işçi olarak çalışan Zeynep (Gülşen Bubikoğlu) kentin kenar mahallelerinden birinde annesi ile küçük bir evde mütevazı bir yaşam sürmektedir. Genç, güzel ve gösterişli bir kız olan Zeynep’e kasabından manavına, bakkalından berberine herkes hayrandır. Buna yanında çalıştığı patronu da dahil tabii... Hepsi onunla evlenmek için can atarlar. Hiçbirine yüz vermeyen Zeynep, patronuna da hayır deyince işinden olur. Annesi yoksulluktan kurtuluşun tek yolunun zengin bir kocadan geçtiğine iman etmiş açgözlü bir kadındır. Bu yüzden bakkala, kasaba ve manava aynı anda kızını verir ve onlardan yüklü başlık paraları alır. Ana kız bu paralarla mahalleyi terkedip varlıklı bir kısmet bulmak umuduyla iyi bir semtte lüks bir ev kiralarlar. Mahalleli dolandırıldığını anlayıp peşlerine düştüğünde Zeynep ve annesi çoktan Uludağ’ın yolunu tutmuştur bile. Esnaf evlerinin bahçesine çadır kurup onları bekler. Zeynep Uludağ’da tanıştığı ve zengin bir adamın oğlu sandığı Doğan’a aşık olur. Bu ilgi karşılıksız değildir ama, Zeynep’in kendisini zengin tanıttığı gibi Doğan da aslında fabrikatör bir milyonerin şoförü olduğunu gizler. Oyun böylece sürüp gider ama her ikisi de bu davranışlarından rahatsızdır. Annesi ile kızı fabrikaya geldiklerinde gerçek ortaya çıkar. Zeynep de, Doğan da söyledikleri yalandan pişmandır. Fakat bu ilişkide gerçek olan bir şey vardır ki, o da genç kızın hamile olduğu. Sonunda birbirini seven iki genç, onları affeden mahallelinin de yardımlarıyla evlenip mutluluğa yelken açarlar…
Devamını Oku