Hayatımın En Kötü Gecesi

En az 10 defa izledim. Notum 72.

Filmin başlarında Felekten Bir Gece üçlemesini anımsatan bir gidişatı vardı ancak daha sonra her şey yerli yerine oturdu.2014 yılının tutmayan filmleri arasında maalesef. Düşük bütçeyle çekilmiş olmasına rağmen 10 milyon $ geliri zor yakalamış ülkemizde ise 320 bin TL gelir elde etmiştir.30 Rock dizisinin meşhur oyuncusu Elizabeth Banks komedi rolüne gerçekten uygun seçilmiş. Çok kötü bir gece geçirdiği doğru ancak daha kötü olabilirdi diye de düşünmedim değil. Ancak şunu anladım ki bu tarz filmlerde mantık hatası aramak ya da soru işareti cevaplamak iyi değil. Arayacak olursanız çok hata bulacağınız bir film ve filmin mantığına göre telefonunuz, paranız ya da arabanız yoksa ve sokakta bir başınaysanız evinize dönmeniz imkansız gibi. Ancak filmin mesajı orijinal isminden belli ediyor. Utanç Yürüyüşü. Her gece elbisesi giyen kadının hayat kadını muamelesi görmesini eleştirmiş gibi bir şey aslında. Ancak boş zamanlarınız için ideal onun dışında çok beklenti içine girmeyin ve keyif alarak izleyin derim. Mantık hatası aramak yerine sadece gülmeye bakın. Fazla abartılacak türden değil IMDB puanı da yerinde değil en az 7 olmalıydı.

Acayip derecede saçmalıklara ve de mantık hatalarına gülmek. Ama sonuçta gerçekten gülmek. Buna dair bir yapım; Hayatımın En Kötü Gecesi. Elizabeth Banks'ın o güzel vücudunu göstererek biraz daha prim yapmaya çalışsalar da sonuç olarak basit, düz ve garipliklerle dolu olduğunu söyleyebilirim.. Elizabeth Banks demişken yaşlanmayan kadın serimde kendine yer bulmasıyla beraber sarı sarı ve pembe pembe (!) oldukça dikkat çekici olduğunu söyleyebilirim.. Bunu bir kenara bırakırssk film zaten onun oynadığı karakter olan Meghan üzerinden dönüyor. Konusunun klasik bir Amerikan tek gecelik ilişki sonrası başrol oyuncumuzun bulunduğu ve yaşadığı şehir olan California'da kayboluşu ve mantık hatasının burada ortaya çıktığını belirterek; hiçbir kimseden doğru düzgün yardım alamaması üzerine olduğunu söyleyebilirim. Tamam film bu ancak insanoğlunun bu kadar aptal ve aksiliklere uğramasının gösterilmesi başka anlamda komik. O olayların hepsi birer senaryo da olsa izlerken filmi "şunu yapsa, bunu yapsa" diye sen bile içinden geçiriyorsun. Ama kafamda oluşan bu noktalara yine" izlediğin sadece bir film ve senaristin her konuda serbest" olduğu geliyor. Ki hep izlediklerin böyledir ya. Neyse. Elizabeth Banks demişken biraz açmak gerek. Başarılı ve gerçekten güzel, tam anlamıyla bir kadın. Film de ona hayran olmamak elde değil. Film hakkında biraz daha bahsedersek; uçaktaki yol tarifi yapan adamın iyi olduğunu söyleyebilirim. Başarılı ve iyi bir iş çıkarmıştı. Bir de dikkatimi çekti. Bir sahnede teknoloji illetine yaptıkları gönderme iyiydi. Sadece birkaç numara bilmesi insanın telefonunda ne kadar da körü körüne kaldığının en büyük örneği. Ha tabi belki de o numaralar seni kurtaracak numaralar olabilir ama gerçekten ilginç geldi. Daha fazla ayrıntıya girmeden bir karakteri de beğendiğimi ve de nedense birlerini çok anımsattığını belirtmeden geçemeyeceğim. Alphonso McAuley'in canlandırdığı "Pookie" karakteri gerçekten konuşmasıyla falan acayip derecede komikti. Ve bende Michael Winslow ile Chris Rock arası bir izlenim yarattı. İzleyenlerin bu yönden bana katılacağını düşünüyorum. Ki oynanan karakterde de bunun belirtileri oldukça hissediliyor. Öyle denk gelirseniz, izleseniz bir şey kaybetmezsiniz. Ancak birkaç film de de kullandım bunu ama böyle mutlu sonlu, senaryosunu bakımından oldukça benzer çok ama çok film var.

Eğlenceli. Tavsiye ederim.