Kayıp

Film o kadar ama o kadar gerçekçi işlenmiş ki, sanki yıllar sonra çekilen bir filmi değilde Darbe günlerinde kayıt yapan kamera kayıtlarını izlemiş gibi hissediyorum..
Oyunculuklar, mekanlar, dekorlar herşey ama herşey çok gerçekçiydi.. Yönetmeni kutlamak lazım..
*
Filmin bir diğer yönü ise çok yoğun mesajlar barındırması.. Askeri darbeler, etkilediği hayatlar, politik ve askeri oyunlar, kirli ilişkiler ve her darbenin aslında temel hedefinin sosyalizm olup halkı sindirmek olduğu gibi pek çok konuda fazlasıyla mesaj vermesi..
*
Ayrıca günümüz Türkiyesinide anlamamıza yardımcı oluyor. Özellikle şu replik;
"Sizin ülkenizde tutuklanmak için bir şey yapmış olmanız gerektiğini düşünüyorsunuz, burda ise tutuklanmak için herhangi bir suç işlemenize gerek yok.."
*
Mutlaka izleyin.. İyi Seyirler..
Notum: 8,5 / 10

Bu filmi izlerken aklıma gelen ilk şey; BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI serisi 1-2-3 kitapları oldu.Bu seriyi ilgiyle okumuştum,dünya üzerinde oynanan kirli oyunları ekonomik-sosyal ve siyasi açıdan analiz etmesini beğeniyle okumuştum.Bu seri de şili'den ve dünyadaki diğer ülkelerde de oynanan kirli oyunlardan detaylı bir şekilde bahsediyor.

Öncelikle filmi yorumlamadan önce,şunu belirteyim:ilk defa dün COSTA GAVRAZ adlı yönetmenin filmlerini izlemeye başladım,ilk olarak Z ile başladım ikinci ise MİSSİNG oldu.Bu yönetmenin izlerken ilk dikkat ettiğim konu yönetmenin sanki filmin içindeymiş gibi izlenim bırakarak sanki filmin içindeymiş,filmdeki olayları bizzat yaşıyormuş gibi gösteren başarılı bir anlatım oldu.Bu yönetmenin tarzını beğendim,filmleri çok akıcı anlatımı var ve filme anında ısınıyoruz,ayrıca doğal çekimler,görüntüler yani sinema kareleri müthiş güzellikte.

Filme gelirsek;emperyalist ülkelerin 3.dünya ülkelerinde iktidarı değiştirecek kadar güçlü bir şekilde etki ettiğini,3.dünya ülkelerinde iktidarı emperyalistlerin belirlediği ve iktidarla faşist olsun askeri darbe hükümeti olsun her çeşit antidemokratik rejimle nasıl işbirliği yaptığını göz önüne seriyor.

Zaten küresel kraliyetin gizli örgütleri,şirketokrasi ve emeperyalistler için 3.dünya ülkelerindeki rejimi onları hiç ilgilendirmez onların tek amacı kendi çıkarlarını korumaktır,bu yüzden her türden baskıcı rejimi işine geliyorsa destekler işine gelmiyorsa desteklemez.

Aristokrasinin tek amacı;her ülkedeki iktidarı ele geçirmek,her ülkenin doğal kaynakları sömürmektir.Tek düşünceleri PARADIR,ideolojiler ya da din onlar için sadece bir silahtır onları önemsemezler sadece kullanırlar.

Onlar için rejimin de bir önemi yok,sadece kukla olsun yeter,kukla olmazsa devirirler o yüzden her tür rejimle her ideoloji ile ortak çıkarları doğrultusunda herkesle rahatlıkla anlaşırlar.

Kısacası;dünyayı yöneten elitlerin dini de imanı da PARADIR.

MİSSİNG filmi ise yukarıda yazdıklarıma vurgu yapıyor.Filme notum 8.5/10

Costa gavras işlediği konu nedeniyle takdiri hak ediyor.. amerika, her zamanki gibi kendi çıkarları doğrultusunda hareket eden bir ülke konumunda, kendi vatandaşlarının bile canını acıtabiliyor.. üstelik filmde anlatılan ana karakterlerden biri ülkesine bağlı bir amerikan vatandaşı.. karakterin değişimi ve filmin amerika üzerine politik mesajı oldukça etkili.. elbette şili halkının yaşadıkları da son derece etkili.. film için tek eleştirim var.. kaybolan adam ve eşinin ilişkileri, bağlılıkları ve darbeden önceki hayatları biraz daha derinlemesine anlatılabilirdi.. ama filmi gölgede bırakacak bir eksik değil bu kesinlikle.. sonuçta politik bir film ve temeline aldığı konuyu etkili bir dille anlatıyor.. Cannes film festivali altın palmiye ödüllü bu filmi keşfetmelisiniz.. darbe ve amerika çıkarları.. Missing 8/10

1959 daki cüba devriminden sonra 60lı yıllar başta günay amerika ve Arupanın az gelişmiş ekonomik sorunlarla boğuşan ülkelerinde sol fazlasıyla güçlendi Amerikada nato ve cia gibi örgütlerle hem polis, asker gibi kolluk güçlerini hemde cahil fakir milliyetçi kesimleri örgütleyerek kominizmi bitirmeye çalıştı.Bolivyadaki Che katli, salvodordaki iç savaş, Şilideki, yunanistandaki, türkiyedeki darbeler gibi.Film ise güney amerikanın en güzel ülkelerinden Şilide bir günde CIA desteğiyle yapılan darbe ve sonrasında onbinlerce insanın katlini, geliniyle birlikte oğlunu arıyan oldukça tutucu Lemmonun gözünden anlatıyor.Lemmonun gördükleri karşısında dehşete düşmesi oğlunu ve gelinini anlamasını oldukça gerçekçi şekilde ele alıyor.Filmin tamamen gerçek karakterlerden uyarlanması bu olayların Meclis tarafından Ulusal güvenlik meselesi sayılmasıda Amerikan Derin devletini tanımlar nitelikte
10/9

-Şili için bir şarkıcı şöyle yazmış: “Hiç kimsenin geleceğe inanmadığı umut dolu bir ülke, hiç kimsenin geçmişe inanmadığı anılarla dolu bir ülke”..Allende’nin son radyo mesajı şöyleydi: “Halkın bana emanet ettiği dürüstlüğü hayatımla ödeyeceğim” ve de “Tarih bizden yana ve tarihi halklar yazar” diye de eklemişti. Bu filmi yıllar önce sinemada izlemiştim. Özgün adı THE MİSSİNG yani Türkçesiyle KAYIP... Amerikan idealleriyle büyüyen bir babanın Şili darbesi sırasında sosyalist olan oğlu gözaltında kaybolur. Babanın artık, tek bir mücadelesi vardır, oğluna ölü ya da diri ulaşmak... Ulaşır ama bu çok can yakıcı bir biçimde olacaktır. Amerika'nın hep masum yüzünü gören baba; aslında ideallerin boş olduğunu, büyüklüğüyle övündüğü ülkesinin hangi gizli oyunların baş kahramanı olduğunuda acı bir biçimde öğrenecektir. Beni çok etkileyen bir filmdi. Pinochet'ler hiç bitmez ve çok kolay bulunur; önemli olan, Allende olabilmektir.